‘Hepimiz Ermeni’yiz’ neden önemliydi? – Turkish Armenian Business Development Council
Home » News » ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ neden önemliydi?

‘Hepimiz Ermeni’yiz’ neden önemliydi?

  ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ neden önemliydi?

[Yorum – Alin Ozinian] ‘Hepimiz ermeni’yiz’ neden önemliydi?
 

 

 

 

Türkiye’de Ermeni olmak zor iÅŸtir.

“Görünmez olma” eylemi, gündelik refleks ile yapılmaya baÅŸlanan bir alışkanlığa dönüşür. Yasa dışı bir örgüt üyesi gibi ikinci bir isim edinmiÅŸ olanlar çoÄŸunluktadır. Genellenemese de, çoÄŸu Ermeni’nin ikinci bir Türkçe ismi vardır. Ä°sminizi telaffuzunuzdan sonra genelde karşınızdakinin gözleri kısılır, bozuk bir tat almışçasına, “Ne?” der. Tekrar ederseniz “Anlamı ne?” derler genellikle memnuniyetsizlikle. “SaÄŸduyulular”, “yabancısınız” derler nesli tükenmiÅŸ canlılara hasret bir edayla ve coÅŸarlar, “nerden geldiniz, Türkçeyi nasıl öğrendiniz, burada mı doÄŸdunuz, kökleriniz nereli, çok deÄŸiÅŸik isminiz var, yabancı dizilerdeki gibi”. Bazıları, sayıları az olmak ile beraber karşısındakini bu meraktan kurtarmak için ekler “Ermeni’yim”. “Hiç benzemiyorsunuz”, “50 yıl düşünsem aklıma gelmezdi”, “Ermenistan’dan mı geldiniz?” cevaplarını aldıklarında, konuyu bir an önce kapatmak için uÄŸraşır, iÅŸlerini bitirip giderler. “Takma” isim kullanırsan sorun çıkma olasılığı azdır. Aksanın açık vermiyorsa kimse uyanmaz. Soru sormaz. Zaten aile büyükleri tarafından öğütlenen de budur. “Aman çocuÄŸum beladan uzak dur” derler genelde nineler. Bu yüzden bazı aileler bu “renk deÄŸiÅŸtirme” operasyonunu abartıp, erkek çocuklarına modern Türk isimleri koyuyorlar artık, hatta “saÄŸlık” için gerekli diyerek sünnet de yaptırıyorlar. “Malum askere gidecek bu çocuk, adı zaten başına bela, kendisine düşman, bir de arkadaÅŸları anlarlarsa sünnetsiz olduÄŸunu, saÄŸ salim gelebilsin askerden” anlayışını zor da olsa, anlayabiliyoruz artık…

Ermenilere biraz aÅŸina olanların tepkileri bazen daha sinir bozucu olabilir. Kendini daha çok, “modern” hatta “Kemalist” hisseden o anlaşılmaz kesimin insanları Ermeni kelimesini duyduklarında Avrupa’da kendilerinin hep yiyip içtiÄŸi ama aslında “avam” ve “muhafazakâr” Türklerin tadını hiç bilmedikleri domuz jambonları ve Fransız ÅŸarapları gibi, sizi de bildikleri için övünebilirler. “Ne güzel bizim de eskiden komÅŸumuz varmış, sonra Amerika’ya gitmiÅŸler” ya da “biz ailece hiç ayırmayız, Ermeni, Rum fark etmez, herkes insan, sizin rakı sofralarınız güzel olurmuÅŸ” diye onaylarlar. Ermeni’yi ve Rum’u rakı masasının, BoÄŸaz âleminin bir parçası olan tropik, çiroz ya da zeytinyaÄŸlı dolmadan ayırmayan bu modern arkadaÅŸlar hiç düşünmezler kendilerinin “araba tamircisi Onno abisi”, “terzi HayganuÅŸu” ya da “komÅŸu Mari tantiÄŸi” beraber mutlu yaÅŸarlarken neden birden gitmiÅŸlerdir. Övündükleri Cumhuriyet tarihinde neler olduÄŸuna dönüp bakmazlar. “VatandaÅŸ Türkçe KonuÅŸ!” kampanyalarını, 6-7 Eylül olaylarını, Varlık Vergisi’ni bilmezler. Sizin “ayıbınızı” hoÅŸ görürler. “Ermeni misin, olsun, bana hiç fark etmez” derken nasıl bir kör kuyunun dibinde oldukları konusunda en ufak bir fikirleri yoktur. Siz de benim ülkemin vatandaşısınız derler. Bu, burası benim ülkem demektir aslında, ben ve sen olursunuz daha ilk dakikalardan, sen onun vatandaşısındır, o sana “iyi” davranmayı seçer “eÅŸit” davranmayı deÄŸil. Uslu durursan seni sevmeyi vaat eden “onlar” vardır. Biz yoktur.

Ä°ÅŸte böyle bir ruh haliyle içindeyken ne zaman aynı ülkede sizinle yaÅŸayan komÅŸular, iÅŸ arkadaÅŸları, esnaf, Türk, Kürt, Çerkez demeden acınızı paylaÅŸmaya gelir, o kalabalığa katılır, risk alır, yollarda haykırarak “Hepimiz Ermeni’yiz” “Yalnız deÄŸilsin arkadaşım!” der, insan umutlanır, güven duyar, huzur hisseder. “Hepimiz Ermeni’yiz!” demek, madem Hrant’ı sırf Ermeni kimliÄŸi nedeniyle katlettiniz, o halde hepimiz Ermeni’yiz, hadi bizi de katledin demektir. Sadece Ermeni olduÄŸu için adam öldürüyorsan beni de listene koyabilirsin demektir. Bana Ermeni diyerek utandıracağını sanıyorsan büyük bir yanlış yapmak üzeresindir demek. Bir insanın etnik kimliÄŸine sebep tutarak zulmedeceksen, biz de o kimliÄŸe bürünürüz demektir.

Unutmamak gerekir ki, Ermenilere empati desteÄŸi veren slogan Ermeni olmayanlarca atıldı, dolayısıyla sloganı atanların Ermeni olduklarını deÄŸil, aksine Ermeni olmadıklarını gösterir. Zaten Ermeni’nin, ErmeniliÄŸini bağırması politik bir eylem deÄŸildir. Gerçek ÅŸu ki, bu gösterilerdeki acıyı paylaÅŸmaya can-ı gönülden hazır olanların amacı anlaşılamadığı gibi çarpıtılmaya da çalışılıyor. “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün” dedirtecek cinsten tutumlar sayesinde bir kez daha “Türklüğün” ne kadar “kırılgan”, ne derece “olmazsa olmaz” olduÄŸunu hatırlatmıştır bize. “Hepimiz Ermeni deÄŸiliz kardeÅŸim” diyerek bu slogana karşı çıkanların, “bir Türk olarak Hrant cinayetine karşıyız ama bu kadarına da gerek yok” diyenlerin duruÅŸu, “Türkiye sadece Türklerindir” tezini hatırlatmak için güzel bir demagojik tekrardır.

BÄ°R HAKARET OLARAK ‘ERMENÄ°’

Türkiye’de birine “Ermeni” denilerek, hakaretin büyüğünün yapıldığı sanılmaktadır. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Sabiha Gökçen’in Ermeni olabilme olasılığı çok kiÅŸiyi incitti. Onun gibi sembol olmuÅŸ bir kiÅŸinin kökeninin araÅŸtırılması milli bütünlüğü ve ulusal barışı zedeler, denildi. Sabiha Gökçen’in Ermeni kökenli olabilecek olmasının aslında onun, “Türk kadınının özgürleÅŸmesinin sembolü” niteliÄŸine zarar verecek olması anlatıldı bize açıkça, o da yetmedi haberi yayımlayan Hrant, hedef haline getirildi. Suçu belliydi, deÄŸerli ve akılcı bir sembolü tartışmaya açmak, milli bütünlüğü ve toplumsal barışı yıkmak, ve pek tabii Türklüğü aÅŸağılamak. Örnekleri çoÄŸaltmak mümkün, CHP’li Arıtman’ın CumhurbaÅŸkanı Gül’ün annesinin Ermeni olduÄŸunu iddia ettiÄŸi çıkışından sonraki tutum ne yazık ki cevaptan daha göz yaÅŸartıcı olmuÅŸtu. Bu iddia hakaret sayıldı, Köşk’ten hiç kimse “ne olur öyle bile olsa?” diyemedi, herkes genetik araÅŸtırmacılığa soyundu. O dönemlerde zaten ellerinde listeler olanlar da vardı, dosyaları alıp televizyon kanallarına çıkıyorlardı “Kafamı bozmayın, açıklarım kim Ermeni kim deÄŸil” nidalarıyla.

Özellikle aslında iyi bir ÅŸey söylemek isterken ağızdan kaçan bazı düşünce fısıltıları insanı ÅŸaşırmakla kalmıyor tedirgin de ediyor. Bunlardan sonuncusu Gül’ün Dink davası için yaptığı yorumu. “Türkiye’de hukukun karşısında herkese eÅŸit, yabancı ÅŸirketlere karşı da yabancı uyruklu insanlara da hep eÅŸit davranmış bir ülke olduÄŸumuzu göstermemiz lazım.” söylemine anlam vermek pek mümkün deÄŸil. Bu sözler, BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın birkaç yıl önceki sözlerini destekler tarzda ne yazık ki. ErdoÄŸan, Ermenistanlı kaçak işçiler konusunda yaptığı açıklamada “Ãœlkemde 170 bin Ermeni var; 70 bini benim vatandaşımdır. Ama yüz binini ülkemizde idare ediyoruz. Yarın, gerekirse bu 100 binine ‘Hadi siz de memleketinize’ diyeceÄŸim.” ÅŸeklinde konuÅŸmuÅŸtu. Böylece bugün olduÄŸu gibi 60 bin Türkiye vatandaşı o an itibarı ile Ermenistanlı kaçaklar ile aynı kefeye konmuÅŸ yani yabancı vatandaÅŸ statüsüne indirgenmiÅŸti.

“Ben Türkiyeliyim, Türkiye AB’ye üye olmalıdır, Türkiye ileriye gitmelidir ben bu yola canım pahasına baÅŸ koymuÅŸum” diyen bir Ermeni vatandaşın, Dink’in davasını yorumlarken yabancı uyruklu vurgusu ne anlama gelir? Osmanlı’dan önce bile bu topraklarda yaÅŸayan bir Ermeni daha kaç sene bu topraklarda yaÅŸamalı, daha ne kadar mimar, doktor, dil bilimci yetiÅŸtirmelidir ki, bu ülkenin evladı sayılabilsin, devlet memuru, asker olabilsin? Daha kaç sene geçmelidir ki, 100 yıl sonra devlet memuriyeti için bir ışık yanan ama uzun süre sürüncemede kaldıktan sonra gerçekleÅŸemeyen bir iÅŸe alınma hikâyesi “Ermeni devlet memuru olacak” diye manÅŸetlerden haber yapılmasın?

Bakan Çelik demiÅŸ ki: “Bir insanın hunharca katledilmesinin kınanması için kimlik deÄŸiÅŸtirilmesine, hepimizin Ermeni olmasına gerek yoktur, acımızı paylaÅŸalım, derken baÅŸka bir incinme yaratacak söylemlerden uzak duralım.” Bir sürü insanın Ermenilere yaptığı desteÄŸi kimlik deÄŸiÅŸtirmeye indirgemek çok acı. Türkiye’de okullarda her sabah Türk, Kürt, Laz, Çerkez, milyonlarca öğrenci ant içer “Türk’üm, doÄŸruyum, çalışkanım…” diye. Koridorlarda Atatürk büstlerinin altında “Ne mutlu Türküm diyene” yazar. EÄŸer bu okullar Ermeni ya da Rum okuluysa, bu ant daha yüksek sesle içilmelidir, Türk olan müdür yardımcısı böyle ister genelde. O çocuklar daha çok küçük yaÅŸta anlarlar ki eÄŸer bu ülkede “Türküm diyemeyeceksen o zaman mutlu da olamayacaksındır” ve ne zaman birileri “hepimiz Ermeni’yiz” diye bağırır haksızlıklar karşısında, hissederler ki bir ÅŸeyler deÄŸiÅŸiyor, anlarlar ki artık Ermeni’nin de, Kürt’ün de, Çerkez’in de mutlu olabileceÄŸi bir Türkiye için ÅŸans vardır. Artık bu ülkede gerçekten seni anlayan, acını paylaÅŸan dostların vardır ve en önemlisi birbirinizi anlamanız ve barış içinde yaÅŸayabilmeniz için ne senin, ne de onun milliyetinizle övündüğünüz antlar içmeniz gerekmez.

 

*Araştırmacı, yazar

 

30.01.2012

Leave a Comment

*

Copyright © 2024 Tabdc.Org Sitemizdeki İçeriklerin Her Hakkı Saklıdır. İzinsiz Kullanılamaz. Akgün Medya

Scroll to top