| Mariyen’le daracık sokaklarda ilerleyerek çocukluğunun geçtiği evi arıyoruz. O sırada bir kadın “Mariyen’ diye sesleniyor. Bu kadın Kasap Ali’nin kızı Sebiha… Mary ise dedesinin anılarını kovalıyor. Gabriel Karaman, bölgenin en zengin canlı hayvan tüccarıymış. Evini bulduğumuzda Mary hemen kamerasına sarılıyor…
AYŞEGÜL SÖNMEZ Kayseri
Gregoryen’in ayak izini süren Ermeni asıllı 150 ABD’li dün Kayseri’ye ulaştı. Sabahı zor eden grubun amacı ailelerinin oturduğu evleri bulmak, geçmişi yaşamaktı. Mariyen Sanag da onlardan biri. 42 yaşındaki Mariyen Sanag doğduğu evi bir an önce görmek için sabırsızlanıyor. Bahçebaşı’ndaki evini yürüyerek bulmaya çalışıyoruz. Kayseri’nin daracık sokaklarında ilerlerken, biri “Mariyen” diye sesleniyor. Bu Sebiha teyze. Kasap Ali’nin kızı.
‘Evimiz çok güzeldi’
Yetmişlerinde bir ihtiyar. Mariyen’in aynalı gözlüğü, bu karşılaşmadan sonra tutamadığı gözyaşlarını görmemizi engelleyemiyor. Evini bulduğunda Mariyen “evi gibi” yıkılmış durumda. 32 sene önce terkettiği ev viraneye dönmüş. “O sıcak öğleden sonraları ev yapımı vişne suyu içerdim. İşte odam burasıydı” diyerek harabeyi gösteriyor. Duvarlarda bazı freskolar hala göze çarpıyor. Mariyen, “Çok güzeldi evimiz çok” diyerek iç çekiyor.
Çikolataları unutmadı
Mahallede dolaşmaya başladığında, bu kez karşısına bakkal Necati amcanın karısı Fadime teyze çıkıyor. Necati amca öldüğünden bu yana bakkala Fadime teyze bakıyor. Bir sokak ötedeki İstiklal İlköğretim Okulu öğrencilerine tıpkı bir zamanlar Mariyen’e sattığı gibi çikolata satıyor. Mariyen ilkokulun bahçesinde, “Sıramda oturur, Necati amcadan alacağım çikolatanın hayalini kurardım” diyor.
‘Sarkis’im bir yana…’
Sıra Mary’de. İstikamet Kayseri’nin Talas ilçesi. Çoğu Los Angeles’lı olan grubun ağzında sürekli bir isim dolaşıyor. Herkes ABD’deki akrabalarından tanıdıkları Sarkis Tekyan’dan bahsediyor. 40 yaşında olan Tekyan’ın Talas’taki evinin avlusuna adım attığımızda, içeriden alaturka bir fasıl sesi geliyor. Annesi Vinuşya Teyze “70 yaşımdayım” diyor, gerisinin bizi ilgilendirmediğini söylüyor. “Oğlum Sarkis’im bir yana, dünya bir yana. ABD’deki tüm akrabalarımı ziyaret ettim. Yedi eyalet gezdim. Hiç birini Talas’a değişmem” derken, onu dinleyen grubu da “Türkçe bilmiyorsunuz, niye geldiniz?” diye azarlıyor.
Mary dedesinin peşinde
Ve söz tanıdıklardan açılıyor. Agop’un klarnetinden çıkan seslerin doldurduğu sokaklarda dolaşmaya başlıyoruz, Mary’nin dedesi Gabriel Karaman’ın yaptırdığı Karaman Bayırı dedikleri yokuştan aşağıya iniyoruz. Karaman Bey, Talas’ın en eski ve zengin canlı hayvan tüccarıymış. Vinuşya, Talas’a Kayseri’den gelin geldiğinde, onun bonkörlüğü konuşulurmuş buralarda. Mary bu sözlerin etkisiyle ağzı kulaklarında, dedesinin doğduğu eve gitmek için sohbeti kesiyor. Ev eski ama henüz viraneye dönmemiş. Ferforje pencereleri eski bir Ermeni demirci ustasına ait.
Son durağımız Tomarza
Talas Muhtarı Yaşar Ciğer, artık bu işçiliğin kalmadığından yakınıyor. Mary elinde kamerası, dedesinin evinin bahçesinde adeta sekiyor. Herkes Sarkis’e, akrabalarından selam iletiyor. Sarkis’in dedesi Balkan Harbi’nde savaşmış Enver Talat Cemal Bey. Sarkis’in babası Karnik ise, Talas’ın en eskilerinden. Karısı Vinuşya ile 58 yıldır evli. Vinuşya teyze bu beraberliğin sırrını; “Çocuklarım. Hele Sarkis’im. İsa’nın aslanı o” diyerek açıklıyor. Son durak Tomarza. Buradaki kilise yakın zamana kadar Toprak Mahsulleri Ofisi’nin tahıl deposu olarak kullanılıyormuş.
‘Bu kilise büyüleyici’
150 yıllık kilisenin kapısına mıcır yığılmış. Zemini çamur içinde. Dış duvarlarında “BJK”, “Ali Seval’i seviyor” gibi yazılar dikkat çekiyor. Ermeni mimarisinin çok önemli bir örneği olan kilisenin Wisconsin’deki kopyasını bilen Kai Kazaryan, manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor. Kilisedeki resimlerin çok nadide olduğunu anlatırken, “Burayı böyle görmüş olsam da çok etkilendim. Çok büyüleyici” diyor. Ve bir süre sonra grup ibadet etmek üzere bir araya geliyor, ilçe halkının şaşkın bakışları içinde dua etmeye başlıyor.
News Source: Milliyet ; 08/06/2001 |